
Göğüslerinin arasında artık yaşam yok
Ne de yaşayan biri
Artık aralarında ot bitmiyor
Ne de bir ağaç gölgesi
Göğüslerinin üzerinde yurt tutanlar
Araplardan bedevilerden ve şehir halkından
Yüklendiler çadırlarını
Ve çekip gittiler
Su kuruduktan sonra...
Göğüslerinin arasında yanmış köyler
Ve milyonlarca ve milyonlarca çukur
Ve batmış gemilerin kalıntıları
Öldürmüş savaşcıların zırhları
Gelmedi hiçbirisinden bir haber
Kayboldu göğüslerini her ziyaret eden
Kıydı canınına sabaha dek kalabilen
Bu deniz mezarlığıdır
Binlerce gömülüdür onda
Moğol'dan, Mecusiden ve Tartardan
Göğüslerinin arasında
Bıkkınlığın sıkıntısından başka bir şey kalmadı
Onların gölgesinde yatıp da
Gözlerinin sularında
Aynı yansımalarını görenler
Nice zamandır beklediler
Allah'ın rahmetini
Ve kaderin sürprizlerini...
Artık yola çıkmaya karar verdiler
Beklenen mesihle buluşmakla müjdelenenler
Kutladılar bu haberi
Ve terkettiler göğüslerini ey kadınım
Taş üstünde taş bırakmayarak...

Nizar Kabbani (Qabbani)
Çeviren, Kemal Yüksel
( Yasak Şiirler(1972)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder