10 Eylül 2008 Çarşamba

Eylül

Ağustostan sonra ekimden önce takvimde yerini aldı.
Baharın sonu, kışın başı sayıklamaların adresi oldu.
En güzel şiirler ondan esinlenerek yazıldı.
Aşkın gidişi, aşksızlığın gelişi, ayrılık vakitleri ona yakıştırıldı.
Doğanın kendini sarartması, insanın kabuğuna çekilişine benzetildi.
Bu koruyucu kalkan sayesinde kış, kış gibi geçerken, hüznün doruklarda gezinmesine onay verildi.
Bazen melankoli duygulardan sorumlu tutuldu.
Bazen de kız çocuklarına verilen en güzel isimlerden biri oldu.
Eylül… Hazan mevsiminin habercisi.
Şapkayı önümüze koyup düşünme, sorgulama, eleştirme, yüzleşme, elde kalanları değerlendirme vakti. Eylül…
Hasat zamanı. İyisiyle, kötüsüyle ektiklerimizin biçildiği, biçilenlerin toplandığı, toplananların önce sahibine sonra da etrafındakilere ulaştığı mucizevî zincirler yumağı.
Gücünü insanın en yoğun duygularından alan eylül, aldığı gücü fazlasıyla geri ödemesini bilecek kadar da cömertliğin dergâhı.
Yağmurlar sokağı, gözyaşları kalbi yıkarken, yakacak ve yiyecekler istif edilirken, insan da biriktirdiklerini yavaş yavaş tüketmeye hazır hale geldi.
Tüketmek bir eksikliğe değil, üretmeye hazırlık yapma adına kişiye fırsat verdi. İnsan ruhu bana göre en çok eylülde doğayla bütünleşti.
Ondan ayrı ve bağımsız olamayacağını rüzgârın sertçe, serin ama üşütmeyen esiş şekliyle duyumsadı. Denizin dalgası kendini hatırlatırcasına kabarışını arttırdı. Hayvanların kışa hazırlığı doğanın dinginliğini bozup akışkanlığı hızlandırdı.
Tıpkı yaşam gibi…
Hüzün ve sevinçlerin kardeşliğiyle işbirliğini anımsatmak, unutkan bilinçlere işaret oldu.
Hayatımdaki kırılma noktalarının çoğunu bu ayda yaşadım. Kendimle ve çevremle yaptığım, savaş ve barışların büyük bir kısmı bu ayın davet ettiği mevsime denk geldi.
Bu denk gelişin sadece tesadüfle adlandırılamayacağını düşünüyorum. Çünkü hayatın sadece tesadüflerden ibaret olmadığına, daha anlamlı nedenleri ve sonuçları içinde barındırdığına inanıyorum. Bu sebeple ben bu ara biraz tedirgin çokça da merakla eylülün hoş gelişine hazırlanıyorum.

Eylül’ü hüznün kıyısında yaşamak.Eylül’ü sevincin arifesinde yaşamak. Eylül’ü eylül gibi yaşamak.
Ben varım. Peki ya sen? Sen de onu yaşamaya var mısın?

Hiç yorum yok: