
Melekler benim(bizim) gibi yazar mı dersiniz? Ya benim gibi hem yazmanın en ulvi yükselişini hazzedip hem de yasağa dokunmanın en yakıcı ıstırabını çeker mi dersiniz. Peki ya aşık olurlar mı onlar? Onların da bir Mecnunu ve Leylası var mıdır? Ya ayrılığın göz yaşlarını dökebilmişler midir? Ya da ne bileyim en hazin günlerinde gülünesi bir olayı da yaşamanın gel–git ini yaşamışlar mıdır? Onun için belki insan “gözbebeği” olma mükafatını almıştır ulular ulusundan.
İnsanı yazmaya iten bir kuvvet olmalıdır elbet. Yoksa nasıl yazardık biz. Galiba bu kuvvet aşktır. İster Mevla’ya ister Leyla’ya olsun fark etmez. Ah ah ne diziler yaptırır ne şiirler ne kitaplar yazdırır o aşk. Galiba bu aşk denilen şey kocaman mavi dünyanın tepesinde kırmızı bir kurdele. Uzaydan bakınca pırıl pırıl parlayan kıpkırmızı bir kurdele. İksirini bütün insanlara ya da onu arzulayanlara zerk ediyor.
Biliyor musunuz Türkleri diğer milletlerden ayıran en büyük özelliği insanlarının genlerine kadar işlemiş aşktır. Ta Altaylardan beri gelir bu. Selçukludan Osmanlıdan beri gelir. Aşk ıstırabıyla yananlar ne çoktur. Adeta bu ülke kan üzerine değil aşk üzerine kurulmuştur. Galiba Atatürk onun için “geldikleri gibi gidecekler” dedi.
A.Karakoç:
Yar deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor.
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban.
Karacaoğlan:
Sen kalem ol ben de kağıt
Çiz beni yarim yarim.
Aşk söylenmez bizde sadece yaşanır da. Yunus gibi, Mevlana gibi, Veysel gibi, Ayşe gibi, Ahmet gibi…çok duygusalız çoook!
Özcan ATAR
İnsanı yazmaya iten bir kuvvet olmalıdır elbet. Yoksa nasıl yazardık biz. Galiba bu kuvvet aşktır. İster Mevla’ya ister Leyla’ya olsun fark etmez. Ah ah ne diziler yaptırır ne şiirler ne kitaplar yazdırır o aşk. Galiba bu aşk denilen şey kocaman mavi dünyanın tepesinde kırmızı bir kurdele. Uzaydan bakınca pırıl pırıl parlayan kıpkırmızı bir kurdele. İksirini bütün insanlara ya da onu arzulayanlara zerk ediyor.
Biliyor musunuz Türkleri diğer milletlerden ayıran en büyük özelliği insanlarının genlerine kadar işlemiş aşktır. Ta Altaylardan beri gelir bu. Selçukludan Osmanlıdan beri gelir. Aşk ıstırabıyla yananlar ne çoktur. Adeta bu ülke kan üzerine değil aşk üzerine kurulmuştur. Galiba Atatürk onun için “geldikleri gibi gidecekler” dedi.
A.Karakoç:
Yar deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor.
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban.
Karacaoğlan:
Sen kalem ol ben de kağıt
Çiz beni yarim yarim.
Aşk söylenmez bizde sadece yaşanır da. Yunus gibi, Mevlana gibi, Veysel gibi, Ayşe gibi, Ahmet gibi…çok duygusalız çoook!
Özcan ATAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder